Genel Başkanımız Zekeriya Yapıcıoğlu, "Yalnızca Filistin değil, Lübnan, Suriye, Irak, Yemen, İran, Mısır ve Türkiye başta olmak üzere tüm bölge ülkeleri ve esasında bütün bir insanlık, siyonizmin ve Batı emperyalizminin tehdidi altındadır." dedi.

Âlimler ve Medreseler Birliği (İTTİHADUL ULEMA), "Aksa Tufanı, Ümmet ve Ulemanın Mesuliyeti (Ümmetin Onuru Gazze)" temasıyla Türkiye başta olmak üzere birçok İslam ülkesinden seçkin ulemanın katılımıyla 9'uncu Âlimler Buluşması'nı Diyarbakır'da gerçekleştirdi.

Genel Başkanımız Zekeriya Yapıcıoğlu da Âlimler Buluşması'na katılarak burada bir konuşma yaptı.

Katılımcıları selamladıktan sonra “Zor zamanlardan geçiyoruz. Ağır bir imtihan altındayız.” ifadeleriyle sözlerine başlayan Yapıcıoğlu, “Tam bir yıl oldu Gazze'ye ölüm ve zulüm yağıyor. 18 yıldır Gazze muhasara altında 108 yıldır Gazze işgal altında. Birliğimiz bozulunca gücümüz kalmadı. Cesaretimiz kırıldı. Beldelerimiz işgal edildi, yıkıldı, talan edildi. Esir düştük, hürmetlerimiz çiğnendi. Kanlarımız döküldü. Maalesef bu hal halen devam ediyor. Filistin'e nasıl yardım edebileceğimizi tartışıp duruyoruz ve şu ana kadar çok fazla bir şey de maalesef yapamadık. Kanaatimce şimdiye kadar istediğimiz manada bir şey yapamamış ve sonuç almamış olmamızın iki temel sebebi vardır. Birincisi bedel ödemeyi göze alamayanlar netice de almazlar. İslam âleminin pek çok beldesinde ‘ben de Müslümanlardanım’ diyen pek çok kişi veya kurum maalesef Gazze konusunda üzerine düşen bedeli ödemeyi henüz göze alabilmiş değil. Bir diğer önemli sebep bizler bugüne kadar çoğunlukla meseleleri sadece neticeleri üzerinden tartıştık. Aslında olması gereken ortaya çıkan neticelerden ziyade belki sebepleri üzerinde tartışmaktır.” dedi.

“Kudüs bir toprak meselesi değil aynı zamanda akidevi bir meseledir”

İslam ümmetinin içinde bulunduğu zafiyetten söz eden Yapıcıoğlu, Gazze’de mücahidlerin müthiş direnişinin örnek olmasını belirterek, “Bizim pek çok zaaflarımız var. Bu zaaflarımız, bu sebeplerden önemli başlıklar oluşturuyor. Fikri zaaflarımız var, ameli zaaflarımız var, askeri zaaflarımız var hatta yerine göre belki itikadi zaaflarımız da var. Zira Kudüs bir toprak meselesi değil aynı zamanda akidevi bir meseledir. Filistin sadece Filistinlilerin meselesi değil İslam ümmetinin meselesidir. Bu zaaflarımız sebep ve Filistin'in bugün bulunduğu durumda bir sonuçtur. Ama Allah-u Teâlâ’nın rahmetinden ümidimiz odur ki Aksa Tufanı bu sebeplerin ortadan kaldırılmasına vesile olsun. Bütün imkânsızlıklar içerisinde dahi bedel ödemeyi göze alan bir avuç mücahidin neler yapabileceğini sadece israile değil bütün dünya istikbaline karşı nasıl bir direniş ortaya koyabileceğini hepimize gösterdi. Daha önce Afganistan’daki mücahid kardeşlerimiz de yine dünya istikbalinin başı olan Amerika'ya göze alamayacağı bedeller ödetmek suretiyle ama kendisi de çok zor bedelleri göze alma suretiyle Amerika’yı kendi topraklarından kovdular. Bunlar bize ders bunlar bize ibrettir.” ifadelerini kullandı.

Bugün insanlığın karşı karşıya kaldığı en büyük sorunun küresel sömürü ve adaletsizlik sorunu olduğunu belirten Yapıcıoğlu, bu sorunun bütün can yakıcılığıyla devam ettiğini, dünya çapında işgaller, iç savaşlar ve çatışmaların sürdüğünü kaydetti.

Küresel istikbârın, insanlığa ve insani değerlere karşı amansız bir savaş yürüttüğünü ifade eden Yapıcıoğlu, "Siyonist işgal rejimi, Gazze’de bir yıldır sürdürdüğü soykırıma devam ederken, şimdi de Lübnan’a yönelik işgal ve saldırılar başlatmış; bir yandan Filistin’de diğer yandan Lübnan, Yemen ve Suriye’de saldırı ve katliamlar gerçekleştirmekte; İran’a saldırı tehditlerinde bulunmakta, suikastlar düzenlemektedir." dedi.

"İslam ulemasına her zamankinden daha fazla ve daha büyük bir sorumluluk düşüyor"

Yapıcıoğlu, "Yalnızca Filistin değil, Lübnan, Suriye, Irak, Yemen, İran, Mısır ve Türkiye başta olmak üzere tüm bölge ülkeleri ve esasında bütün bir insanlık, siyonizmin ve Batı emperyalizminin tehdidi altındadır. İslam ülkeleri bu tehdide karşı ortak bir eylem planı etrafında birleşip, somut ve caydırıcı adımlarla artık harekete geçmelidir. Ancak ne var ki hükümetler zayıflık göstermekte hatta bazıları soykırımcılardan yana taraf olmaktadırlar. Bu durumda İslam ulemasına her zamankinden daha fazla ve daha büyük bir sorumluluk düşmektedir." ifadelerini kullandı.

"İhtilafları bir kenara bırakarak birlik ve beraberliğimizi pekiştirmek zorundayız"

"Sessiz ve tepkisiz kaldığımız her gün hem insanlığımızı kaybedecek hem de arz-ı mev’ud hayalleri kuran siyonist terör rejimi, durdurulmaz ise sadece Filistin’i ve  Lübnan’ı değil bütün bir bölgeyi ateşe verecektir." diyen Yapıcıoğlu, şöyle devam etti:

"Emperyalistlerin 100 yıl önce çizdiği yapay sınırlarla kendimizi, kardeşliğimizi, inancımızı ve insanlığımızı sınırlandıramayız. Filistin, Lübnan, Yemen, Suriye, Irak, İran, Mısır  veya Türkiye… İslam ülkelerinin hiçbirini bir diğerinden ayrı göremeyiz, ayrı tutamayız. Bu, inancımızın, ortak tarihimizin ve vicdanımızın, akidemizin bize yüklediği bir sorumluluktur. Bütün ümmet kardeştir. Siyonist işgal rejiminin oluşturduğu tehdide karşı Müslümanlar olarak kendi iç cephemizi güçlendirmek, saflarımızı sıkılaştırmak, ihtilafları bir kenara bırakarak birlik ve beraberliğimizi pekiştirmek zorundayız."

"Birleşmiş Milletlerden bir şey beklemek abesle iştigaldir"

Uluslararası sistemin çöktüğünü belirten HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, "Daha doğrusu, daha en başında siyonizmin ve Batı emperyalizmin güdümünde şekillendirilmiş; siyonizmin ve ABD merkezli Batı'nın çıkarları için kurulmuştur. Bugün Birleşmiş Milletlerden bir şey beklemek abesle iştigaldir." diye ekledi.

"Dün atmamız gereken adımları atmadığımız için bu günleri yaşıyoruz"

Maalesef İslam İşbirliği Teşkilatı’nın da kuruluş amacından ve misyonundan uzaklaştığını söyleyen Yapıcıoğlu, "Bu durum küresel adaletin tesisi noktasında başta ulema ve ümera olmak üzere hepimize ağır sorumluluklar yüklemektedir. Mazlum ve mustazaf halklardan, haktan ve adaletten yana olmak İslam’ın ve insanlığımızın gereğidir… Geç kaldık, daha fazla geç kalmamalıyız.  Dün atmamız gereken adımları atmadığımız için bu günleri yaşıyoruz. Bugün gereken adımları atmazsak yarın çocuklarımız çok daha ağır bedeller ödeyecektir." değerlendirmesinde bulundu.

"Kudüs ve Kudüs davası tarih boyunca ümmetin onuru ve izzeti olmuştur"

Filistin direnişini, siyonizme karşı direnen bütün ülkeleri ve yapıları daha etkin bir şekilde desteklemek; onlarla ortak bir cephe oluşturmak, siyonizmin can damarlarını kesmek durumunda olduklarını vurgulayan Yapıcıoğlu, "Filistin davası yalnızca bir toprak meselesi değil, aynı zamanda bir inanç ve özgürlük mücadelesidir. Bugün Kudüs ve Gazze’nin özgürleştirilmesi aynı zamanda ümmetin varoluş mücadelesidir. Kudüs ve Kudüs davası, tarih boyunca ümmetin onuru ve izzeti olmuştur. Selahaddin Eyyubi'nin zaferi, İslam dünyasında bir dirilişin başlangıcı olduğu gibi, bugün Gazze’deki direniş de ümmete ve hatta bütün bir insanlığa ilham olmalıdır. Nitekim ilham olmaktadır da." diye belirtti.

"Mücahitler, siyonizmin tasallutu altındaki bütün bir insanlığın kurtuluşu için mücadele ediyor"

Gazze’deki hafız mücahidlerin direnişinin, ümmete maneviyat ve cesaret aşıladığını vurgulayan Yapıcıoğlu, "Onlar, hem Kur’an-ı Kerim’i muhafaza etmekte hem de Kudüs ve El-Aksa ile birlikte siyonizmin tasallutu altındaki bütün bir insanlığın kurtuluşu için mücadele etmektedir. Yalnızca ümmetin değil, bütün bir insanlığın manevi uyanışı bu kahramanlar sayesinde daha da güçlenecektir inşallah." dedi.

"Siyonist rejimin 1 yıldır Gazze’de hiçbir askeri başarı elde edemedi"

Aksa Tufanı'nın, Filistin davasında yeni bir döneme işaret ettiğini ifade eden Yapıcıoğlu, "Direnişin sürekliliği ve kararlılığı, gerçekleştirdiği tüm katliamlara rağmen işgalci projeleri zayıflatmakta, siyonist işgal rejiminin 'güvenlik' ve 'dokunulmazlık' algısını yerle bir etmektedir. Siyonist rejimin 1 yıldır Gazze’de hiçbir askeri başarı elde edemeyip, ancak kadın ve çocukları katletmesi ve alçakça suikastlar düzenlemesi de bunu göstermektedir." ifadelerini kullandı.

"Bu süreçte âlimlerin en büyük sorumluluğu, ümmete rehberlik etmektir"

Genel Başkanımız Zekeriya Yapıcıoğlu, "Ulemanın öncülüğünde ümmetin desteği ile bu mücadele daha da güçlendirilmelidir. Bu süreçte âlimlerin en büyük sorumluluğu, ümmete rehberlik etmektir. Ulema, ümmetin moral ve motivasyonunu canlı tutmalı ve Gazze’deki direnişi ilmi ve manevi destekle güçlendirmelidir. Filistin halkının yanında durarak ümmetin birliğini pekiştirmelidir. Ümmetin onuru Gazze’dir, Kudüs’tür; bu davanın her bir mücahidi, ümmetin şerefi için mücadele etmektedir. Allah’ın yardımıyla zafer yakındır." dedi.

Yapıcıoğlu, konuşmasına şu ifadelerle son verdi:

"Bu vesileyle tam bir yıldır siyonist işgal rejimine ve başta ABD olmak üzere tüm soykırım destekçilerine karşı kahramanca direnen; görülmemiş bir teslimiyet, sabır, fedakârlık ve direniş örneği sergileyen kardeşlerimizi selamlıyorum. Siyonist işgal rejiminin alçakça terör saldırılarında şehit olan İsmail Heniyye, Hasan Nasrallah ve diğer tüm şehitleri rahmetle yâd ediyorum. Âlimler buluşmasının başta vahdet olmak üzere daha pek çok hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum."