
Genel Başkanımız Sayın Zekeriya Yapıcıoğlu, “Bozulan kardeşliği yeniden tesis etmek gerekir. Bunun yolu da bellidir. Adalet temelinde sorunlarımızı çözeceğiz. Şu anda silahın olması, şiddetin devam ediyor olması aslında sorunun çözümünün önündeki bir engeldir. Bu engel bertaraf edilirse inanıyoruz ki sorun daha kolay çözülür.” dedi.
Rehber TV’de Olcay Ersoy ve
Muhammed Hadi Aydemir’in sunduğu “Rehber’de Gündem” programının canlı yayın
konuğu olan Genel Başkanımız Sayın Zekeriya Yapıcıoğlu, Kürt meselesinin çözümü
ve şiddetin sona ermesi için bir nevi startı verilen yeni süreç ile ilgili
önemli değerlendirmelerde bulundu.
Malazgirt Zaferi’nin yıldönümü etkinliklerinde
Ahlat’ta çekilen bir fotoğrafta kendisi ile MHP Lideri Bahçeli’nin yan yana
aynı karede olmasını eleştirenlerin 1 Ekimde TBMM açılışında tokalaşmak için
arka sıralardan gelip Bahçeli ile tokalaşmak için eğildiklerini tüm kamuoyunun
gördüğünü belirterek sözlerine başlayan Yapıcıoğlu, son günlerde siyasetin
birinci gündemi olan adı konulmamış yeni süreç ile ilgili değerlendirmelerde
bulundu.
Bahçeli’nin Öcalan ve DEM Parti
mesajları ve Dem Parti ile CHP cenahından yapılan açıklamaları hatırlatan
Yapıcıoğlu, “Bu sürecin uzun süredir çalışılmaya başlandığı şeklinde bir tablo
çıkıyor ortaya. ‘Umut hakkı’ ile ilgili olarak benzer ifadelerin geçtiği Meclis
Başkanlığı’na sunulan çok sayıda kanun teklifi basına da yansıdı. Bunların hepsini
DEM milletvekilleri sunmuş. Uzun bir süredir belki kanun teklifi vermeyenler
birdenbire yağmur gibi bir hafta içerisinde 100'den fazla kanun teklifi vermiş ve
hemen hepsinin konusu aynı, umut hakkından bahsediyor. Ağırlaşmış müebbet hapis
cezası alanların umut hakkı olması gerektiği, 25 yılı dolduranların şartlı
tahliye kapsamında durumların değerlendirilmesi gerektiğine dair böyle bir
kanun teklifi… İki ihtimal var. Ya bu kanun teklifleri verildiği için o kanun tekliflerinden
haberdar olan MHP, o konuşmanın içerisine umut hakkını da yerleştirdi. Ya da
devam eden süreçten haberdar olan ya da bir şekilde haberdar edilen DEM milletvekilleri
bu süreçle alakalı olarak böyle bir kanun teklifi verdiler. Devletin ilgili
yerlerinde bu sorunun nasıl çözülmesi gerektiği konusunda demek ki uzun bir
süredir yeniden bir çalışma, bir zemin hazırlama çalışmalarının var olduğu
anlaşılıyor.” dedi.
“İnkâr, asimilasyon, ret ve imha yaklaşımıyla Kürt meselesi büyütüldü.
Bu sorunların büyümesinin müsebbibi CHP zihniyetiydi”
“Kürtler de bu devletin asli
kurucu unsurlarındandır, bu devletin sahibidirler.” diye çok sefer beyanda
bulunduklarını ifade eden Yapıcıoğlu, “Bizim dedelerimiz birlikte bu memleketi
savundular, beraber savaştılar ve birlikte yeni bir devlet kurdular. Ama o
devletin kuruluşundan sonra bir inkâr, asimilasyon, ret ve imha yaklaşımıyla
Kürt meselesi büyütüldü. Bu çok ciddi bir sorun haline geldi. Çok ciddi acılar
yaşandı. Bu sorunların büyümesinin müsebbibi CHP zihniyetiydi, çünkü o dönemde
oldu. Biz de hep mütemadiyen dedik ki Kürtler bu devletin sahibidir ama bunu
hissetmeliler. Bu sorunun sebebi olan CHP Genel Başkanı’nın ‘Ben el
yükseltiyorum, Kürtlere bir devlet vaat ediyorum. Buyurun gelin bu devletin
sahibi olun.’ demesi bir yönüyle ‘Kürtler de zaten eşit vatandaştır. Hiçbir
problem yok’ diyen CHP'nin bir itirafıdır.” şeklinde konuştu.
“Bu ortak vatanda yaşayan insanların kahir ekseriyeti ‘İslam’ ortak
paydasında buluşuyor. Bunu öne çıkararak kardeşliği tesis edebiliriz”
Hem Bahçeli'nin söylemi hem de CHP’nin
bu noktaya gelmiş olmasının önemli olduğunu vurgulayan Yapıcıoğlu, şunları
kaydetti:
“Evet, Kürtler bu devletin
sahibidirler. Devleti birlikte kurdular. Ama devlet kurulduktan sonra çok ciddi
sorunlar yaşandı. Şu anda kimse Kürtlerin kimliğini belki inkâr etmiyor ama bu
sorunun temelinde Kürtlerin varlığının, kimliklerinin, dillerinin, örflerin,
tarihlerinin, her şeylerin inkâr edilmesi vardı.
İnkâr bir tarafa gitti ama
atılması gereken adımlar var. Eşit vatandaşlık temelinde sadece Kürtlerin değil
burada yaşayan herkesin kanun önünde eşit olması, herkesin kendi kimliğini
yaşayabilmesi, herkesin kendini gerçekleştirebilmesi, herkesin kendi dilini
konuşabilmesi, öğrenebilmesi… Ben öyle inanıyorum ki bu meselenin tarihte
yaşanmışlıklar ayrı ama bundan sonraki gelecek için varması gereken bir nokta.
Şunu da ilave edeyim çözüm nedir, çözüm nerede olur, bizim ortak noktamız nedir?
Ortak bir vatanda yaşıyoruz ama bu ortak vatanda yaşayan insanların kahir
ekseriyeti İslam ortak paydasında buluşuyor. Ortak vatan paydasında
gayrimüslimler de var. Ama gayrimüslim azınlıklar büyük bir çoğunluk İslam
ortak paydasında buluşuyorlar. Bizim ortak noktamız budur. Bunu öne çıkararak
kardeşliği ve adaleti tesis edersek inşallah bundan sonra tarihte yaşamış
olduğumuz sorunları yaşamayız ya da o sorunların oluşturmuş olduğu yaraları bu
şekilde sarabiliriz.”
“Önceki çözüm süreci usul iyi belirlenmediği için akamete uğradı”
Akamete uğrayan çözüm sürecinin
başından bu yana niyet ve bu niyette samimilik iradesi varsa bu meselenin
çözülmesi çok zor olmadığını dile getirdiklerini belirten Yapıcıoğlu, “Adına çözüm
süreci denilen süreçte çok ciddi, bariz hatalar yapıldı. Bu hatalardan dolayı o
süreç akamete uğradı. Daha doğrusu istenen sonucu vermedi, ‘usul esasa takaddüm
eder’ kaidesi gereğince usul iyi belirlenmediği için süreç başarıya ulaşamadı.
Biz o dönemde de buna sıklıkla dikkat çektik. İyi olmayan bir usulle bu mesele
çözülmeye çalışıldığı için bundan çözüm çıkma ihtimalin çok zayıf olduğunu o
zaman söyledik. Şimdi eğer önceki süreçten ders alınmışsa bunun illa benzer
şekilde isimlendirilmesine gerek yok hatta benzer şekilde isimlendirilir
toplumun umudunun kırılmış olması gerçeği de göz önünde bulundurulduğunda bunun
olumsuz bir etkisi olur.” dedi.
“Kardeşliğin yeniden tesis edilmesi hedefleniyorsa, kardeşlikle alakalı
bir isim uygun gider”
Yeni sürecin isimlendirilmesi ile
ilgili konuşan Yapıcıoğlu, “İlla isimlendirme illa bir kavramsallaştırma
olacaksa; kardeşlikten bahsediliyor ama kardeşlikten bahsedenlerin önemli bir
kısmı kardeşliğin edebiyatın yapıyor. Yani çok güzel süslü cümlelerle kardeşlikten
bahsediyorlar ama kardeşliğin gereğinin ne olduğu konusunda çok fazla kafa
yorulmadı. Bizi kardeş kılan inancımızdır. İnancımıza göre bütün müminler,
bütün inananlar birbirinin kardeşidir. Biz o ortak payda da bin yıl önce bir
araya geldik ve bu bin yıllık beraberlik de hep o ortak payda da devam etti. Kardeşliğin
yeniden tesis edilmesi hedefleniyorsa kardeşlikle alakalı bir isim uygun gider diye
düşünüyorum.” diye belirtti.
“Bizi bir araya getirecek şey İslam'dan başkası değildir”
İslam paydası altında bir araya
gelinebileceğinin altını çizen Yapıcıoğlu, “Eğer gerçekten samimi manada bir
çözüm, ciddi manada bir kardeşlik tesis edilmek isteniyorsa geçmişimizde olduğu
gibi yine İslam ruhu ile ayağa kalmak gerekir. Bizi bir arada tutacak, kardeşten
öte birbirine kenetlenmiş tuğlalar gibi sağlam, muhkem bir kale gibi bizi bir araya
getirecek şey İslam'dan başkası değildir. Samimi bir şekilde inancımıza
dönersek, fıtrata dönersek, Rabbimizin emrine dönersek biz kardeş olacağız. Kardeşiz
zaten kardeşliğimizi bozan şeyleri aramızdan kovmamız lazım. Son süreçte;
sekülerleşme, dünyevileşme, laikleşme sonucunda aramızdaki bağlar yavaş yavaş
çözüldü ve biz bu noktaya geldik. Tamir etmek istiyorsak ‘yiğit düştüğü yerden
kalkar’ düştüğümüz yerden ayağa kalkabiliriz.” ifadelerini kullandı.
“Söylemlere
baktığımızda yeni sürecin kardeşliğin sağlanması konusunda bazı adımlar
atılacağı şeklinde bir ümit ışığı beliriyor”
Önceki dönemde de çözüme yüklenen
amacın önemli oranda elinde silah olanın ve şiddete, teröre başvuranların
elindeki silahın alınması olduğunu söyleyen Yapıcıoğlu, “Öte tarafta çözüme
nasıl bir anlam yükleniyordu? Bir bölgenin hâkimiyetinin tamamen kendilerine
bırakılması dışında bir çözümün olmadığını ya da çözüme bu anlamı
yüklediklerini, böyle olmasını istediklerini açık bir şekilde meydanlarda
söylüyorlardı. Hatta 2015 seçimlerinden önce Kürt nüfusunun yoğun yaşadığı
bölgelerde bunu dile de getiriyorlardı. Sonuçta süreç bozuldu. Şimdi yapılan
konuşmalara bakıyoruz. Bir taraftan kardeşlik, yeni bir yüzyıl, yeni bir bakış,
yeni bir sistem, yeni bir dünya, iç cephenin muhkem hale getirilmesi,
kardeşliğin, birliğin sağlanması… Bunları beraber değerlendirdiğimizde sadece
silah bırakma değil ötesinin de düşünüldüğü, o konuda da bazı adımlar atılacağı
şeklinde bir ümit ışığı beliriyor.” şeklinde konuştu.
“Silahın varlığı ve şiddete başvurma, sorunun çözümünün önündeki
engeldir”
Sorunun sadece belli bir bölgenin
ya da belli bir etnik kimliğe mensup insanların değil bütün memleketin sorunu
olduğunu söyleyen Yapıcıoğlu, şunları söyledi:
“Eğer sorun sadece asayiş sorunu
ve bundan kaynaklı kısmen de bölgesel geri kalmışlık sorunu olarak
isimlendiriliyorsa, isimlendirme yanlıştır. Eğer mesele iyi tasnif edilemezse,
doğru bir teşhis koyulamazsa doğru tedavi de uygulanamaz. Bunlar sorunun sadece
bir parçası ama bundan ayrı olarak bir sorun daha var. Bozulan kardeşlik
meselesi… Bozulan kardeşliği yeniden tesis etmek gerekir. Bunun yolu da bellidir.
Adalet temelinde sorunlarımızı çözeceğiz. Şu anda silahın olması, şiddetin
devam ediyor olması aslında sorunun çözümünün önündeki bir engeldir. Bu engel
bertaraf edilirse inanıyoruz ki sorun daha kolay çözülür. Ama elinde silah
olanlar tam tersini düşünüyorlar. Elinde silah olanlar diyorlar ki ‘bizim
silahımız bu sorunun çözümünü garantisidir. Silah olmazsa kimse çözümü de
konuşmaz. Hatta silah olmaza çözüm de olmaz. Eğer biz silahımızı bırakırsak
bugünden çok daha kötü zamanlar yaşayacağız. Çok daha kötü bir duruma geleceğiz.’
diye bir iddiada bulunuyorlar. Biz buna katılmıyoruz. Biz diyoruz ki silahın
varlığı, şiddete başvurma sorunun çözümünün önündeki engeldir. Çünkü bu sorun
sadece bir tarafın ‘evet’ demesiyle, bir tarafın adım atmasıyla çözülecek bir sorun
değildir. “
“İnancımız bizi nasıl kardeş kılıyorsa bize çözüm yolunu da gösteriyor”
Sorunun çözümünün çok basit olduğunu Hazreti Peygamber'in metoduyla hallolabileceğini söyleyen Yapıcıoğlu, “Biraz önce de söyledim, bu sorun bütün bir memleketin sorunudur. Mutlaka herkesin taşın altına elini koymak suretiyle bu sorunu çözmesi lazım. Sorunun çözümü de çok zor değil. Evet, bizim inancımız bizi nasıl kardeş kılıyorsa bize çözüm yolunu da gösteriyor. Çok basit bir şekilde sadece Hazreti Peygamber aleyhissalatu vesselam efendimizin uygulamalarından ve hadislerinden yola çıkarsak bize nasıl bir çıkış yolu göstermiş olduğunu hep birlikte göreceğiz. Yani sen kendine yapılmasını istemediğini Mümin kardeşine yapmazsan ya da kendi nefsine istediğini ona da istersen bitti… Mesele çözüldü. Eşit vatandaşlık dedikleri şey bu değil mi? Kendine ne istiyorsan kardeşine de onu iste. Sana ne yapılmasını istemiyorsan kardeşine de yapma. Sadece bunu uygularsan bütün mesele hal olur.” dedi.