Haber dosyasını indirin
İndir.jpeg?width=800&height=800)
.jpeg?width=800&height=800)
.jpeg?width=800&height=800)
Parti Sözcümüz Serkan Ramanlı, “Siyonist manipülasyon merkezlerinin isimlerini bile gizleme gereği duymadan HÜDA PAR’ı karalama amaçlı mesajları olduğu gibi kopyalanarak Kemalist ve sol çevrelerce, PKK’ye yakın hesaplarca yayılmaya çalışılmış, alçakça iftiraların organize bir şekilde nasıl tedavüle sokulduğu bir kez daha gösterilmiştir.” dedi.
Parti Sözcümüz Serkan Ramanlı, “Siyonist manipülasyon merkezlerinin isimlerini bile gizleme
gereği duymadan HÜDA PAR’ı karalama amaçlı mesajları olduğu gibi kopyalanarak
Kemalist ve sol çevrelerce, PKK’ye yakın hesaplarca yayılmaya çalışılmış,
alçakça iftiraların organize bir şekilde nasıl tedavüle sokulduğu bir kez daha
gösterilmiştir.” dedi.
Parti Sözcümüz ve Batman Milletvekilimiz Serkan Ramanlı;
Narin olayı üzerinden Partimize yönelik iftiralar, ekonomideki revizyonlar ve
orta vadeli program, 2024-2025 Eğitim-Öğretim yılının başlaması, Gazze’de devam
eden soykırım ve İzmir limanına demirleyen ABD gemisi, Sisi’nin Türkiye
ziyareti konularına dair partisinin değerlendirmelerini kamuoyuyla paylaştı.
Açıklamalarına “Günlerdir bir umut canlı bulunmasını
beklediğimiz Narin Güran kızımızın maalesef cansız bedenine ulaşıldı.
Katledildiği anlaşılan kızımızın faillerinin bir an önce bulunması ve hak
ettikleri cezaya çarptırılması bizim ve bütün Türkiye kamuoyunun tek beklentisi
olmuştur.” ifadeleriyle başlayan Ramanlı, “Yargı makamlarının hiçbir noktanın
karanlıkta kalmadan olayı aydınlatması için HÜDA PAR olarak biz de sürecin takipçisi
olacağız.” dedi.
Toplumsal acılar üzerinden siyasi rant devşirmeye alışmış
olanların partimize yönelik yalan ve iftira içerikli çok sayıda paylaşımda
bulunduklarını söyleyen Ramanlı, “Narin, katledilen masum pek çok çocuğumuz
gibi sadece toprağa değil gönüllerimize de emanet edildi. Başka Narinler
hayattan koparılmasın diye bu topraklarda vicdanı, merhameti ve iyiliği yaymak
hepimizin ortak görevi ve sorumluluğudur. Ancak bu şekilde insanlıktan çıkmış
canilerin yürekleri dağlamasına engel olabilir, huzuru barışı kalıcı olarak
tesis edebiliriz. Ama gelin görün ki toplumsal acılar üzerinden siyasi rant
devşirmeye alışmış olanlar geçmişte olduğu gibi bugün de partimizi hedef alan,
yalan ve iftira içerikli çok sayıda paylaşımda bulunmaktadırlar. Dikkatli bir
gözlemci, bu alçakça iftiraların tek bir merkezden yönetildiğini fark etmiştir.
Bu merkezin kim ve neresi olduğu aslında herkesçe malumdur.” ifadelerini kullandı.
“Hakaret, iftira ve
dezenformasyon içerikli paylaşımları dolaşıma sokanlardan hukuk önünde
hesaplaşacak, yapanın yanına kar kalmadığını herkese göstereceğiz.”
Henüz Narin aranmaktayken Haber İsrail isimli bir sosyal
medya kullanıcısının “KIZIN AMCASI HEM MUHTAR HEM KURAN KURSU HOCASI HEMDE HÜDA
PAR ÜYESİ YAYIN YASAĞI BU YÜZDEN...” twitinden ilham alarak Partimizin hedef
tahtasına oturtulduğunu ifade eden Ramanlı, şunları kaydetti:
“Orta zekalı biri bir kişinin aynı anda hem muhtar hem
Kur’an Kursu Hocası olamayacağını, muhtar ya da Kur’an Kursu Hocası olanında
siyasi parti üyesi olamayacağını zaten biliyor. Ama amaç başka… Amaç; partimizi
hedefe koyan bu siyonist barbar çetenin kamuoyu nezdinde partimizle ilgili
itibarı zedelemek ve karalama kampanyasının başını çekmektir.
Bilinçli veya bilinçsiz şekilde pek çok kişi bu yalan ve
iftiralara alet olmuş, bilip bilmeden bu örgütlü kötülüğün bir parçasına
dönüşmüştür. Elbette hakaret, iftira ve dezenformasyon içerikli paylaşımları
dolaşıma sokanlardan dün olduğu gibi bugün de hukuk önünde hesaplaşacak,
yapanın yanına kar kalmadığını herkese göstereceğiz. Hukuk İşleri Başkanlığımız
bu konuda hızlı ve etkili aksiyon almış ve müfteriler hakkında gerekli yasal işlemler
derhal başlatılmıştır.
Siyonist manipülasyon merkezlerinin isimlerini bile gizleme
gereği duymadan HÜDA PAR’ı karalama amaçlı mesajları olduğu gibi kopyalanarak
Kemalist ve sol çevrelerce, PKK’ye yakın hesaplarca yayılmaya çalışılmış,
alçakça iftiraların organize bir şekilde nasıl tedavüle sokulduğu bir kez daha
gösterilmiştir.”
“HÜDA PAR ‘Ülkemde
Siyonist istemiyorum’ dediği için hedef alınmaktadır”
“Kamuoyu, CHP’nin, DEM’in ve onlara bağlı çalışan trol
ordularının iftiralarının, Kandil’in tehditlerinin sebebini çok iyi
bilmektedir.” diye belirten Ramanlı, sözlerine şu ifadelerle devam etti:
“HÜDA PAR, halkımızın inanç ve kültür değerlerine saygı
duyduğunu ve bu değerlerin korunması noktasında alınması gereken önlemleri
sürekli dile getirmiştir. HÜDA PAR, eşit vatandaşlık temelinde ve özgürlüklerin
güvence altına alındığı yeni, sivil ve adil bir anayasa talep etmektedir. HÜDA
PAR, ‘Ülkemde Siyonist istemiyorum’ diyerek, soykırıma ortak olmuş çifte
vatandaşlığı bulunan kişilerin vatandaşlıktan çıkarılması, yargılanması ve mal
varlıklarına el konulması yönünde yasal bir düzenleme yapılmasını istemiş ve bu
düzenlemeyi Meclis gündemine taşımıştır. HÜDA PAR’ın hedef alınmasının sebebi
budur.”
“Siyonizm ve uşakları
ne yaparsa yapsın mazlum Filistin halkının yanında olmaya devam edeceğiz”
Ramanlı bu konuda son olarak “HÜDA
PAR’a saldırının merkezi siyonist işgal rejimidir. Yaşananlar, siyonizmin
Türkiye siyaset ve medyasında güçlü bir lobisinin ve çok sayıda maşasının
bulunduğunu göstermektedir ki bu, bir milli güvenlik sorunudur. Bu konuda
hukuki, siyasi ve güvenliğe dair her türlü önlem ivedilikle alınmalıdır. Siyonizm ve uşakları ne yaparsa yapsın HÜDA PAR olarak
mazlum Filistin halkının yanında olmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
“Revizyonlar
'ekonomik istikrar mı, ekonomik zorluk mu?' sorusunu akla getiriyor”
Açıklamalarının devamında ekonomide gerçekleştirilen revizyonlara ilişkin
değerlendirmelerde bulunan Ramanlı, “Revizyonlar 'ekonomik istikrar mı,
ekonomik zorluk mu?' sorusunu akla getiriyor. Ekonominin 2025-2027 dönemine
dair 3 yıllık yol haritasını sunan Orta Vadeli Program (OVP) açıklandı. Orta
Vadeli Program, ülke ekonomisini seçimsiz dönemde istikrara kavuşturmayı
hedeflerken yapılan revizyonlar, programın etkinliğini sorgulatmaktadır.
Enflasyon hedefinin %33'ten %41,5'e çıkarılması, büyüme hedefinin ise %4'ten
%3,5'e düşürülmesi gibi önemli değişiklikler dikkat çekmektedir. Bu durum,
sıkıntıların beklenenden daha uzun süreceği anlamına gelmektedir.” şeklinde
konuştu.
“Dışsal zorluklar ve
iç ekonomik problemler, programın başarısını engellemektedir”
Açıklanan Orta Vadeli Program’ın uzun vadede ekonomik
istikrar sağlamayacağını belirten Ramanlı, “Programın fiyat istikrarını
sağlayacağına dair umutlar, gerçekçi olmayan temenniler olarak
değerlendirilmektedir. Dışsal zorluklar ve iç ekonomik problemler, programın
başarısını engellemektedir. Ayrıca, işsizlik oranında beklenen azalma mevcut
ekonomik durumla tutarsızdır. Yüksek faiz oranları, ülke ekonomisinin olumsuz
etkilenmesine neden olacaktır. Orta Vadeli Program, IMF politikalarını
anımsatan daraltıcı maliye ve para politikaları içermektedir. Bu uygulamalar
genelde kısa vadeli çözümler sunsa da uzun vadede kalıcı bir ekonomik istikrar
sağlamayacaktır. Sonuç olarak, yine emekliler, asgari ücretliler, dar ve sabit
gelirli çalışanlar ve küçük esnaf gibi kesimler en büyük mağdurlar olacaktır.”
dedi.
“Yeni eğitim öğretim
dönemi ‘eski’ sorunlarla başladı”
2024-2025 Eğitim-Öğretim yılının başlamasına dair de
değerlendirmelerde bulunan Ramanlı, yeni dönemin eski sorunlarla başladığını
vurgulayarak, “2024-2025 Eğitim-Öğretim yılı başladı. Her yıl olduğu gibi bu
yıl da sorunlarla uzun bir maratona start verilmiş oldu.Öğretmen açığının
kapanması konusunda bir türlü neticeye varılamıyor. Hâlâ 68 bin öğretmen açığı
var. MEB'in Mayıs 2024 verilerine göre çeşitli branşlarda 90 bin ücretli
öğretmenle beraber toplamda 158 bin öğretmen açığı var. Öğretmen olabilmek için
KPSS’ye giren öğretmen adaylarının sayısı ise yaklaşık 530 bindir. Okullarda
temizlik ve hijyen durumu ayrı bir sorundur. Günün önemli bir bölümünü geçirmek
zorunda oldukları okul ortamları yaşanabilecek durumda değilse çocuklarımız
nasıl sağlıklı eğitim alabilirler?” diye belirtti.
Ramanlı, şöyle devam etti:
“Temizlik ve hijyen konusunda oldukça mustarip olan okul
idarecileri, kayıt parası adı altında para toplamak zorunda kalıyorlar. Önceki
yıllarda TYP’li personel istihdamı vardı. Bu yıl ise ‘İşgücü Uyum Programı’ adı
altında personel alımına gidilecek. Ancak bunların bir kısmı siyasileri
referans göstererek okullarda temizlik işlerini yapmıyorlar. Dolayısıyla
idareciler, kayıt parası adı altında velilerden topladıkları parayla
çalıştırabilecek personel istihdam ederek temizlik işlerini yaptırıyorlar. Oysa
MEB, okul bütçelerine ilave destekte bulunsa ya da okullardaki temizlik
personelinin denetimini yapsa kronik olarak gördüğümüz bu sorun çözülmüş
olacak.”
“Yardımcı kaynakları
da bakanlık vermeli, öğretmenler de bakanlığın verdiği yardımcı kitaplar
dışında kitaplar dayatmamalıdır”
“Her yıl karşılaşılan sorunlardan bir tanesi de
öğretmenlerin dışarıdan pahalı ek yardımcı kaynaklar dayatması sorunudur.” ifadeleriyle velilere
kaldıramayacağı yüklerin yüklendiğini belirten Ramanlı, “Ağırlaşan hayat
şartları karşısında velilerin büyük çoğunluğunun bu tür yükleri kaldıramayacağı
aşikardır. Bakanlığın hazırladığı kitapların yetersizliği gibi bir sorun
olmamalıdır. Kitaplar yardımcı kaynak gerektirecek yetersizlikte olmamalı,
ihtiyaç olursa bu yardımcı kaynakları da bakanlık vermeli, öğretmenler de
bakanlığın verdiği yardımcı kitaplar dışında kitaplar dayatmamalıdır. Büyük bir
rant ve suiistimal alanı olan yardımcı kitaplar sorunu, dışarıdan alım
yapılmasının tamamen yasaklanması ile kökten çözülmelidir.” dedi.
“Sosyal devlet
anlayışının gereği olarak ihtiyaç sahibi ailelere destek sağlanmalıdır”
Açıklamalarına okul servis ücretlerinin oluşturduğu ekonomik
yük ile devam eden Ramanlı, “Öte yandan okul servis ücretleri de ayrı bir
sorundur. Aylık okul servis ücretleri 4 binden başlayarak km’ye göre 40 bin
liraya kadar çıkabilmektedir. Geçim sıkıntısı yaşayan ailelerin bu yükün
altından kalkması mümkün değildir. Sosyal devlet anlayışının gereği olarak
ihtiyaç sahibi ailelere destek sağlanmalıdır.” ifadelerini kullandı.
“Gazze’de 7 Ekim
2023’ten bu yana şehit olanların sayısının 40 bin 878’e yükseldi”
Açıklamalarına dış gündem ile devam eden Ramanlı, Gazze’de
devam eden katliamlara yönelik konuştu.
Soykırımcı siyonist rejimin Gazze Şeridi’ne 7 Ekim 2023’ten
bu yana düzenlediği saldırılarda şehit olanların sayısının 40 bin 878’e
yükseldiğini belirten Ramanlı, “Saldırıda şehit edilenlerden yaklaşık 17
bininin çocuk, 12 bininin ise kadın olması işgal çetesinin Gazze’de bir
soykırım yaptığının açık delilidir. Buna rağmen işgal rejiminin sözde başbakanı
Netanyahu, Gazze’de sivil ölümlerinin yüksek olmadığı açıklamasını pervasızca
yapabilmektedir. Dünya, Gazze’de katliam ve soykırımı sonlandırmayı ve
çekilmeyi reddeden işgalcilerin ve bir yandan işgalciye silah akıtırken diğer
yandan da sözde müzakere masası kuran ABD’nin arasında, soykırım seyircisi
olarak sıkışıp kalmıştır. Bölge ülkelerinin Afganistan ve Irak işgallerinden bu
yana devam eden seyirci, hatta işgalcilere destekçi pozisyonu, bugün Gazze’nin
yarın başka bir yerin esaret altına girmesine neden olacaktır.” şeklinde
konuştu.
“Türkiye’nin Amerikan
askeri gemisini derhal ülkeden kovması ve soykırıma karşı politikasını
netleştirmesi gerekir”
İzmir Limanı’na demirleyen Amerikan gemisinin derhal
kovulması çağrısında bulunan Ramanlı, “Müslüman halklar onurlu bir duruş
sergileyerek işgalcilere karşı caydırıcı adımlar atılması için hükümetler
üzerindeki sivil baskıyı artırmalı, hükümetler soykırımı durdurmak için bir an
önce harekete geçmelidir. Batı’da uyanışa geçen insanlık vicdanı kısmi de olsa
çeşitli ambargo kararları aldırmıştır. Müslüman halklar da Gazze’yi unutmamalı
her fırsatta yöneticilerin önüne bir vicdan muhasebesi olarak koymalıdır. Öte
taraftan soykırıma destek veren Amerikan askeri gemisinin İzmir limanına
demirlemesi, toplumun vicdanını yaralamıştır. Türkiye’nin bu gemiyi derhal
ülkeden kovması ve soykırıma karşı politikasını netleştirmesi gerekir.” dedi.
“Darbeci yönetimle
başlayan yakınlaşma belli sınırlar ve şartlar dâhilinde olmalı ve Mısır halkı
üzerindeki baskının sona ermesine vesile olmalıdır”
Son olarak Mısır’ın darbeci Sisi’nin Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın daveti üzerine ilk kez Türkiye’ye gelmesini değerlendiren Ramanlı, “Mısır’ın
darbeci Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan’ın daveti üzerine ilk kez Türkiye’ye gelmiş ve iki ülke arasında 17
anlaşma imzalanmıştır. Sisi’nin Mısır’daki Şehid Muhammed Mursi yönetimine
karşı gerçekleştirdiği kanlı darbe ve sonrasında da devam eden baskı ve şiddet
politikalarının yaraladığı vicdanlar kanamaya devam ediyor. Gazze soykırımının
devam ettiği bu süreçte bölge ülkelerinin siyonist vahşete karşı mücadele adına
aralarındaki sorunları buzdolabına koymaları anlaşılabilir. Ancak darbeci
yönetimle başlayan yakınlaşma belli sınırlar ve şartlar dâhilinde olmalı ve
Mısır halkı üzerindeki baskının sona ermesine vesile olmalıdır.” ifadelerini
kullandı.
“İhvan Hareket’i
üzerindeki yasaklar kaldırılmalı ve Mısır’daki siyasi geleceğe asker postalları
değil halkın kendisi karar vermelidir.”
Mısır’da tutukluluğu devam eden İhvan Hareketi mensuplarının
ve darbe karşıtlarının serbest bırakılıp Mısır’daki siyasi geleceğe halkın
karar vermesi gerektiğini belirten Ramanlı, şunları söyledi:
“Mısır’da 2013 yılındaki kanlı darbeden bu yana Mısır halkı
üzerindeki baskı devam etmekte, İhvan Hareketi başta olmak üzere siyaset,
akademi ve sivil toplumun önde gelenleri asılsız iddialarla hapiste tutulmakta,
idama varan ağır cezalara çarptırılmakta ve hareketin tüm faaliyetleri
engellenmektedir.
Halkıyla normalleşmeyen, halkın haklı taleplerini baskı ve
şiddet politikalarıyla bastırmaya çalışan yasakçı bir zihniyetin bölgesel
meselelerde de koltuk güvenliğini önceleyeceği bilinmelidir.
Türkiye bu ‘normalleşme’ sürecinde Mısır halkı üzerindeki baskının sona erdirilmesini sağlamalı, lider ve üyeleri ile birlikte tüm darbe karşıtlarının serbest bırakılmasına öncülük etmelidir. Hareket üzerindeki yasaklar kaldırılmalı ve Mısır’daki siyasi geleceğe asker postalları değil halkın kendisi karar vermelidir.”