Parti Sözcümüz ve Batman Milletvekilimiz Serkan Ramanlı, “Alın terini sermayeye ezdirmeyelim, sermayeyi kayırmayalım. 2025 yılı için asgari ücretin en az % 41,5 oranının altında gerçekleşmemesi, mümkünse buna bir refah payı eklenmek suretiyle asgari ücretin belirlenmesini mümkün kılalım istiyoruz.” dedi.
TBMM’de basın toplantısı düzenleyen Parti Sözcümüz ve Batman Milletvekilimiz Serkan Ramanlı, asgari ücret tartışmalarına dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
Ramanlı ayrıca, soykırım suçu işleyen çifte vatandaşların
cezalandırılmasına yönelik Meclis’e sundukları kanun teklifleri ile ilgili
Meclis’te gurubu bulunan partilere çağrıda bulundu.
“Normal şartlarda aralık ayı gelmeden asgari ücretle ilgili
tartışmalara başlamıyoruz ancak son yapılan açıklamalar, asgari ücretle ilgili
bazı yaklaşımların gözden geçirilmesi gerektiği hususunu yeniden gündeme
getirdiği için bu tarih itibariyle asgari ücrete yaklaşımın ne olması gerektiği
hususunda bir açıklama yapmamız gerekiyor.” Cümleleriyle konuşmasına başlayan
Ramanlı, asgari ücret ile ilgili şunları kaydetti:
“Normalde 2025 yılı için belirlenen asgari ücret şu anki yıl
sonu tahminleri itibariyle yüzde % 40'ın üzerinde bir erime ile karşı karşıya
kaldı. 2025 yılında yapılacak asgari ücretin bu oranın altına düşmemesi
gerekiyor. Niçin bunu bugün gündeme getiriyoruz? IMF’in direktif tadında bazı
açıklamaları oldu. Sanki ülkedeki enflasyonu azdıran ana sebeplerden bir tanesi
dar gelirlilerin, sabit gelirlilerin ücretleriymiş gibi dönüp ücretlerdeki
artışın beklenti oranlarına göre arttırılması ve eğer varsa dar gelirlilere
sosyal yardım adı altında nakdi yardımlar yapılması suretiyle bu dengesizliğin
giderilmesi yönünde bir telkini var. Bunun üstüne bir de Merkez Bankası Başkanı
Sayın Fatih Karahan'a atfedilen açıklamalar da eklenince açıkçası asgari ücrete
hak ettiğinden çok daha düşük bir zam yapılması şüphesini doğuruyor. Sayın
Karahan'a atfedilen açıklamalara göre asgari ücrete 2025 yılı için % 25
oranında bir artış yapılması öngörülüyor. Hepinizin bildiği gibi orta vadeli
programda 2025 yılında enflasyon gerçekleşme oranı % 17,5 olarak ifade
edilmişti ama hepimiz de biliyoruz ki bu programların gerçekleşme oranları
hiçbir zaman vaat edildiği ile eşdeğer olmuyor. Mutlaka ciddi bir sapma meydana
geliyor.”
“Asgari ücretlerin de
enflasyona ezdirilmemesi yönündeki çağrımız yineliyoruz”
2025 yılı için asgari ücretin en az % 41,5 olması ve
mümkünse buna bir refah payı eklenmek suretiyle asgari ücretin belirlenmesini
teklif eden Ramanlı, “Eğer biz enflasyon artışlarına asgari ücrete yapılacak
zamlar sebep oluyor gibi yanlış bir yaklaşımın içerisine girersek emeği
sermayeye karşı ezmiş oluruz. İşgücünün zaten bugün itibariyle almış olduğu
aylık ücret neredeyse açlık sınırına yakın bir ücret. Bunun üstüne bir de 2025
yılı için öngörülecek olan asgari ücretin açlık sınırıyla eş değer tutulması
çok büyük bir haksızlık olacaktır. İşte burada ciddi bir gelir dağılımındaki
adaletsizliğin gerekçesini de bulmak mümkündür. Bizim teklifimiz şudur; alın terini
sermayeye ezdirmeyelim, sermayeyi kayırmayalım. 2025 yılı için asgari ücretin
en az % 41,5 oranının altında gerçekleşmemesi, mümkünse buna bir refah payı
eklenmek suretiyle asgari ücretin belirlenmesini mümkün kılalım istiyoruz.
Çünkü eminim hep hepimiz yaşıyoruz, özellikle sabit gelirler için asgari
ücretle bir haneyi geçindirmek, bırakın haneyi kendi kişisel ihtiyaçlarını
gidermek bile adeta imkânsız hale gelmiştir. Bu gerçeklikten hareketle asgari
ücretlerin de enflasyona ezdirilmemesi yönündeki çağrımız yineliyoruz.” dedi.
“Daha adil bir vergi
dilimi sistemi ile çalışanların vergilendirilmesi gerekiyor”
Vergi dilimleri ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan
Ramanlı, “Milyonlarca kamu çalışanı ve özel sektörde 4A statüsünde çalışan
işçilerin % 15'le başlayan vergi dilimlerine takılmaları halinde maaşlarına
ciddi bir kesinti oluşuyor. İlk etapta % 20 sonradan %27'ye varan kesintilerle
adeta yapılan zamlar çalışanlardan geri alınıyor. Bu vergi adaletsizliğinin en
bariz göstergelerinden biridir. Bu konuda da yeni bir düzenlemenin yapılması
ihtiyaç var. Yılbaşında aldığı zamla sevinen çalışanlar, yıl ortasına geldikten
sonra karşılaştıkları vergi dilimleri itibariyle daha fazla vergi ödemek
zorunda kalıyorlar ve kendilerine yapılan zam adeta parça parça geri alınıyor. Bu
konudaki düzenlemelerin de bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor. Daha adil
bir vergi dilimi sistemi ile çalışanların vergilendirilmesi gerekiyor. % 15
dilimi çok düşüktür. Bunun mutlaka makul bir seviyeye çıkarılması beklentimiz
ve talebimizdir.” şeklinde konuştu.
“Bir an önce kanun
teklifimiz Meclis’e gelsin ve yasalaşsın”
Açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını
yanıtlayan Ramanlı, soykırım suçu işleyen çifte vatandaşların
cezalandırılmasına yönelik Meclis’e sundukları kanun teklifinin akıbetinin ne
olduğuna yanıt vererek, “Kanun teklifimiz rafa kalkmış değil. Bizim hala başta
AK Parti grubu olmak üzere Meclis’te grubu bulunan partilerle bu konudaki
görüşmelerimiz, müzakerelerimiz devam ediyor. Bizim umudumuz ve dileğimiz odur
ki bir an önce bu kanun teklifi Meclis’e gelsin ve yasalaşsın. Çünkü biz, kendi
içimizden kendi pasaportumuzu taşıyan insanların gidip Gazze'de soykırıma
katılmalarına katlanamıyoruz. İçimizde siyonist istemiyoruz, soykırımcı
istemiyoruz. Genel Kurul’da görüşülmesi kabul edilen teklifimizin kanunlaşması
için yeniden Genel Kurul’un gündemine gelmesi hususunda somut adım atılabilmiş
değil. Şu anda mevcut 4 Milletvekilimizle grubumuz olmadığı için bu kanun
teklifini kendi imzamızla, kendi teklifimizle maalesef Genel Kurul’un gündemine
taşıyamıyoruz. Bunun için Meclis’te grubu bulunan bir partinin bunu taşıması
gerekiyor. Bu konuda bugün itibariyle Cumhur İttifakı’nı oluşturan Adalet ve
Kalkınma Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi dahil olmak üzere çoğunluğu
elinde bulunduran partilerin öncülüğünde bu kanun teklifinin gelmesi bizim
birinci önceliğimizdir. Şayet olmazsa grubu bulunan diğer siyasi partilerle
birlikte bu kanun teklifinin Meclis Genel Kurulu’na getirilmesi yönündeki
çalışmalarımızı ve çabalarımızı bu süreçte arttıracağız.” dedi.
“Biz somut adım atmadıkça siyonistler geri adım atacağa
benzemiyor.” diyen Ramanlı, “Hatta daha fazla katliam daha fazla kabul
edilemeyecek ileri adımlarla adeta sinirlerimizi zorluyorlar. Biz üzerimize
düşeni, yapabileceklerimizi yapalım diyoruz. Bu konuda Meclis’in iradesi de son
derece açık ve nettir. Bunu daha fazla geciktirmenin de bir manası yoktur. Siyonistler
bütün bir bölgeyi bir ateş topuna çevirmekte kararlı ve niyetliler. İşgal ettikleri
toprakları sadece bugün itibariyle Filistin diye tanımladığımız topraklarla
sınırlı tutma eğiliminde değiller. Lübnan'a yaptıkları saldırılar, Suriye'ye
yönelik saldırıları ve İran'a yönelik saldırıları da aslında bölgeyi tümüyle
bir ateş topuna çevirmek ve mümkün olabildiğince işgal edilen toprak sayısını
artırmaktır.” ifadelerini kullandı.
“Birliğimizi,
kardeşliğimizi, adalet zemininde tesis etmemiz gerekiyor”
Siyonist çetenin iç karışıklıklarımızdan, istifade etmeye çalışacakları uyarında bulunan Ramanlı, “Öteden beri ifade ettiğimiz de şey budur; Biz kendi içimizde adaleti, kardeşliği, birliği sağlayamadığımız ölçüde birileri mutlaka dışarıdan bizi karıştırmak isteyeceklerdir. Yaralarımızı kaşımaktan geri durmayacaklardır. Bizim ne yapıp edip içimizde birliğimizi, kardeşliğimizi, adalet zemininde tesis etmemiz gerekiyor. Aksi takdirde siyonistlerin komşu ülkelerle, bölge ülkeleriyle olan iç karışıklığa sebebiyet verecek adımlar atması bizim için şaşırtıcı değil. Bizim için şaşırtıcı olan siyonistlerin bu tür adımlarına karşı hala bölge ülkelerinin üç maymunu oynuyor olmasıdır. Hala silkinip, iradesini eline alıp buna yönelik adımlar atmıyor olmasıdır.” dedi.