Memur ve öğretmen alımlarında mülakat sistemi yerine hakkaniyet ve liyakat çağrısında bulunan Mersin Milletvekilimiz Faruk Dinç, taşeronların kadro problemlerinin de çözülmesi gerektiğini söyledi.
İşte açıklamanın ayrıntıları:
Genel Başkan Yardımcımız ve Mersin
Milletvekilimiz Faruk Dinç, Türkiye Büyük Millet Meclisinde basın mensuplarıyla
bir araya gelerek gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
Son günlerde büyük tartışmaların
odağında olan mülakat sisteminin son bulması gerektiğini belirten Dinç, taşeron
işçilerin kadro sorunun çözülmesi, deprem bölgesinde yaşanan sorunların
çözülmesi konularına değindi.
“Mülakat sistemi yerine hakkaniyet ve liyakat sistemi getirilmeli”
Besmele ile konuşmasına başlayan
Dinç, milyonlarca memur ve öğretmen adayını heyecanlandıracak açıklamalarda
bulundu.
Dinç, memur ve öğretmen alımlarında
mülakat sistemi yerine hakkaniyet ve liyakat sisteminin getirilmesi gerektiğini
belirtti.
Kamuya personel alımlarında uygulanan mülakat sistemi ile
ilgili tartışmaların gündemdeki yerini koruduğunu belirten Dinç, “Seçimden önce
Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu konuyla ilgili açıklaması, dikkatleri mülakatın ne
zaman kaldırılacağına çevirmişken Millî Eğitim Bakanı’nın yapılacak yeni
düzenlemeyle mülakatın devam edeceğini beyan etmesi, öğretmen adaylarında
birtakım endişelere neden oldu. Bütün memur adaylarını ve dolayısıyla
milletimizi ilgilendiren böylesine hassas bir meselede mutlak surette
hakkaniyet ve liyakat ilkelerine göre hareket edilmelidir. Hiçbir endişeye
mahal bırakmayacak şekilde insan haklarına ve adalete uygun bir düzenleme
yapılmalıdır.” ifadelerini kullandı.
“Taşeron işçilerin
kadro sorunu çözülmeli”
Taşeron işçilerin kadro sorununa değinen Dinç, 90 bine yakın taşeron işçinin kadroya geçmeyi beklediğini belirterek, söz konusu sorunun çözülmesi gerektiğini söyledi.
Kamu İktisadi Teşebbüslerinde çalışan taşeron işçilerin
sorunları devam ettiğine vurgu yapan Dinç, “2017 yılında Kamu İktisadi
Teşebbüslerinde çalıştırılan 800 binden fazla taşeron işçisi kadroya alınmıştı.
Ancak kapsam dışında tutulan yaklaşık 90 bin civarındaki taşeron işçinin,
kadroya geçme talebi devam etmektedir. Geçen süre zarfında söz konusu işçilerin
kadro sorunu henüz çözüme kavuşturulmadı. Hali hazırda 90 bine yakın taşeron
işçi kadroya geçmeyi beklemektedir. Kadrolu işçilerle aynı işi yapan taşeron
işçilerin kadro sorunu daha fazla geciktirilmeden çözüme kavuşturulmalıdır. Kamuda
çalışan tüm işçilere iş güvencesi sağlanmalı; eşit işe eşit ücret ve eşit özlük
hakları prensibine aykırı olan farklı personel rejimi uygulamasına artık son
verilmelidir.” çağrısında bulundu.
“Depremi yaşayan illerimizde çözülmeyi
bekleyen sorun ve sıkıntılar, vatandaşlarımızı mağdur etmektedir”
Deprem bölgelerinde parti olarak vatandaşlarla bir araya
geldiklerini belirten Dinç, depremzedelerin
çözülmeyi bekleyen birçok sorununu dillendirdi.
Kış ayı gelmeden birçok sorunun çözülmesi gerektiğini
anımsatan Dinç, “Son günlerde, seçim bölgem olan Mersin ile Birlikte Adana,
Osmaniye, Adıyaman, Malatya, Diyarbakır, Bingöl ve Elâzığ il merkezleri ile bu
illere bağlı bazı ilçeleri ve köyleri ziyaret ederek halkımızın sorun ve
sıkıntılarını dinledik. Özellikle
depremi yaşayan illerimizde çözülmeyi bekleyen sorun ve sıkıntılar,
vatandaşlarımızı mağdur etmektedir. Depremin büyük bir yıkıma yol açtığı Adıyaman’da,
vatandaşın konut yıkım ve teslimatı ile ilgili bir belirsizlik içinde
olduğunu gözlemledik. Adıyamanlı vatandaşlar, deprem konutlarının teslim tarihi
hakkında herhangi bir bilgiye sahip değiller. Ve yine evleri yıkılan veya ağır
hasarlı olan vatandaşlarımız da kendi arsalarında ev yapmak istediklerinde bunu
nasıl yapacaklarına dair yeterli bir malumata sahip değiller. Halkın süreç ile
ilgili tatmin edici bir şekilde bilgilendirilmemesi, belirsizliğe ve
vatandaşların geleceğe dair olan ümitlerini zedelemeye neden olmaktadır. Yetkililer,
depremzede halkımızı şeffaf bir şekilde bilgilendirmeli ve bu tıkanıklıkların
çözümü için yoğun bir mesai harcamalıdırlar. Depremden etkilenen
vatandaşlarımız için yapılan konutların en kısa zamanda tamamlanması
sağlanmalıdır.” ifadelerini kullandı.
"Dinç, deprem
bölgelerinde çözülmeyi bekleyen sorunları sıraladı"
Deprem bölgelerinde depremzedelerin
çözülmesi gereken sorunlarını sıralayan Dinç, “Adıyaman’ımız, 6 Şubat depreminde en büyük yıkımı
yaşayan şehirlerimizin başında geliyor. Bu nedenle Adıyaman
genelinde yaşanan bazı sorunlara özellikle dikkat çekmek istiyorum. Cumhurbaşkanlığı
Strateji Ve Bütçe Başkanlığı’nın Kahramanmaraş ve Hatay depremleri raporuna
göre depremden etkilenen 11 ilde toplam 5 milyon 649 bin 317 konut bulunuyordu,
bu konutların 1 milyon 929 bin 313'ü hasar aldı. Konut anlamında depremden en
çok zarar gören illerin oransal sıralamasında ilk sırada Adıyaman bulunuyor. Adıyaman’da
konutların yüzde 68,1'inde hasar tespit edildi. Adıyaman’daki konteyner
kentlerde 60 bin civarında vatandaşımız kalıyor.
Ancak konteyner kentlerde su ve kanalizasyon sorunu maalesef sona ermiş
değil. Bu sorunla birlikte vatandaşın sağlığı da tehdit altında. Altyapının
çöktüğü bu yerlerde su baskınlarının insan hayatına mal olabileceği gerçeği göz
ardı edilmeden konteyner kentlerdeki sorunlar giderilmelidir. Barınma
alanlarında halk sağlığını tehdit edecek düzeye ulaşan hijyen sorunu çözülmeli,
hijyen konusunda üst düzey bir duyarlılık geliştirilmelidir. Samsat ilçesine
yaptığımız ziyarette 2017 yılındaki depremden sonra kendilerine verilen
konutların çatıları yapılmadığından damlarda akma olduğu; Kızılöz köyünde ise
evlerin yapımı için temel atıldığı ancak halen inşaata başlanmadığı tarafımıza
iletildi.” diye konuştu.
“Deprem sonrasında tüm
Türkiye’de kiralık ev sorunu yaşandı”
Deprem bölgelerinde de kiralık eve sorunları yaşandığını
belirten Dinç, “Deprem sonrasında tüm Türkiye’de yaşanan kiralık ev
sorunu Adıyaman’ın da ana gündem maddesi... Adıyaman’da bazı vatandaşlar
kiralarını ödeyemedikleri için konteyner kentlere taşınmıştır. Asgari ücretin
11 bin 400 TL olduğu bir ortamda, 10 bin TL’ye ulaşan kira ücretlerini vatandaş
ödeyememektedir. Hükümet, deprem
bölgesindeki dar gelirliyi, asgari ücretliyi koruyacak adımlar atmalıdır.”
şeklinde konuştu.
"Hasar tespit sürecinde
yaşanan aksaklıklar"
Deprem bölgelerinde hasar tespit sürecinde yaşanan
aksaklıklara da değinen Dinç, konut sorunun çözülmesi gerektiğini belirterek
şunları kaydetti:
“Adıyaman’daki sorunlardan biri de evlerin hasar tespit
sürecinde yapılan raporlamadır. Depremin ilk günlerinde hızlı bir şekilde
ekipler harekete geçmiş ve evlerin hasar durumu ön tespitle
raporlaştırılmıştır. Sonrasında itiraz süreci ile bazı yapılar için tekrar
tespit yapılmış, ancak bazı tespitlerde yine hatalar tekrarlanmıştır. Bu
hataların bir kısmı tespit heyetinden, bir kısmı da vatandaştan
kaynaklanmıştır. Hasar tespit için başvuru ve itiraz süresi bitmiş olan 20 bin
450 konut için yıkım kararı verilmiştir. Ne var ki yıkım kararı verilen bu bina
sahiplerinin yüzde 25’i hasar tespit sürecine itiraz etmiş ve mahkemeye
başvurmuştur. Yani Adıyaman’da binası için yıkım kararı verilen her 4 Adıyamanlıdan
biri sürece itiraz etmiştir. Hasar tespiti ile ilgili şikayetler mutlaka
dikkate alınmalıdır. Bu konuda vatandaşı rahatlatacak ve tatmin edecek şekilde
bilgilendirme yapılmalıdır. Adıyaman’ın bir diğer sorunu da köy evleri
için planlama hataları sorunudur. Köy evleri yapılırken köy hayatının
standartları göz önünde bulundurmalıdır. Evler yapılırken yanlarına köyün
vazgeçilmezi olan hayvan barınağı yapılmadığından sıkıntılar meydana
gelmektedir. Yapılan köy evlerin yanına ahır, ağıl ve barınak yapılmalıdır. Adıyaman’ın
Gerger ilçesine yaptığımız ziyarette ise çarşı merkezinin sıkıntılı durumda
olduğuna şahit olduk. Yolları toz toprak
içinde olan Gerger esnafı, 2 yıldır çarşı merkezinde alt ve üst yapının
bitirilemediğinden şikayetçi. Gerger ilçe hastanesinde alanında uzman doktor
sıkıntısı var. Dahiliye, Çocuk ve Kadın Doğum Uzmanı Doktorlarına ihtiyaç var. Doğurganlığın
oldukça yüksek olduğu bu ilçemizde doğum uzmanının olmaması büyük bir eksiklik.
Gerger ilçemizde ziyaret ettiğimiz köylerden; Dıraksu köyünde yol
sorunu, Tillo köyünde içme suyu
ve ulaşım sıkıntısı; Sengeto
köyünde ulaşım ve su sorunu yaşanmaktadır. Bazik mezrasının ise kanalizasyon
alt yapısı hâlâ kurulmamış durumdadır. Bu sorunların 2023 yılında hala
yaşanıyor olması kabul edilemez ve bu sorunların bir an önce çözülme
kavuşturulması gerekiyor.”